Bankaların Nasıl Çalıştığını 5 Dakikada Öğrenin

image

Bankaların nasıl çalıştığını, nasıl kar ettiğini ve krizlerin neden olduğunu basitçe ve 5 dakika içerisinde öğrenmek ister misiniz? O zaman size yardımcı olmaya çalışacağım. Böylece belki paranızı bankaya yatırırken ve kredi kullanırken sistemle ilgili daha iyi ve sağlıklı bir anlayışa sahip olursunuz.

Bankaların bilançosunu 2 cebi olan biri gibi düşünebilirsiniz. Varsayalım(ekonomistlerin en sevdiği laftır) birileri parasından daha çok kazanmak için size para veriyor. Siz bütün bu paraları sağ cebinizde topluyorsunuz. Topladığınız paralardan kullanacaklarınızı sol cebinize koyuyorsunuz. Böylece sol cebinizden başka insanlara borç veriyorsunuz ve tabiki bunun karşılığında verdiğiniz para üzerinden bir tutar(faiz) istiyorsunuz. Ayrıca yine sol cebinizdeki para ile altın, hisse senedi, bono gibi menkul kıymetler de alıyorsunuz. Böylece temel olarak paradan iki şekilde para kazanıyorsunuz:

1) Verdiğiniz borçtan faiz alarak

2) Değişik menkul kıymetleri düşük fiyattan alıp daha yüksek fiyata satarak

Bu iki kazancın da kendine has riskleri mevcut. Örneğin 1. durumda riskiniz paranızın geri dönmemesi(tek risk tabiki bu değil ama temel olarak bunu burada söylememiz yeterli). 2. durumda ise piyasada aldığınız menkul kıymetlerin aldığınız fiyattan daha fazla düşmesi. Burada sizin sol cebinizdeki parayı sürekli olarak kullanmanız için çok önemli bir şart var. Size para verenlerin hepsinin aynı anda gelip parasını geri istememesi gerekiyor. Eğer isterlerse o zaman hem verdiğiniz borçların geri gelmesini beklemeniz gerekiyor hem de elinizdeki diğer menkul kıymetleri belki de değerlerinin çok altına satıp hemen paraya çevirmeniz gerekiyor. Dolayısıyla sizin bütün sisteminiz insanların aynı anda sizden paralarını istememeleri üzerine kurulmuş durumda.

Banka bilançosunun da aynen cebiniz gibi sağ tarafında mevduat var(sağ cep), sol tarafında ise bankanın kazancını sağlayan varlıkları var(sol cep). Sistemde bir havuz üzerine kurulu herkes parasını aynı anda paniğe kapılıp çekmeye kalkarsa bütün sistem çöküyor. Kriz dönemlerinde kısmen de olsa durum bu şekilde gerçekleşiyor. Ancak bu cep analojisi dışında bankaların sırf kayıtla ortaya çıkardıkları sihirli bir olay var: para yaratmak.

Eğer sağ cep, sol cep analojisini anlamışsanız, bankaların nasıl para yarattığını anlayabilirsiniz. Süreç çok basit: bankaya para yatırdığınızda banka bu paranın bir kısmını nakit olarak tutmak zorunda(ne olur ne olmaz diye) geri kalanın tamamını kredi olarak verebilir. Ancak burada bankalar kredi verirken sizden hesap açmanızı istiyor. Bu sizin sağ cebinizde yine para oluşması anlamına geliyor!

Sağ cebinizde oluşan parayı tekrar sol cebinizden kredi olarak verebilirsiniz. Tekrar kredi olarak verdiğinizde yeni oluşan mevduat tekrar size bir kredi kaynağı veriyor. Bu şekilde devam eden süreç bankalarda bulunan mevduatın çok daha yüksek bir katının piyasada para olarak dönmesini sağlıyor. Örneğin Türkiye’de toplam piyasadaki paranın %9’u bankalarda nakit olarak duruyor, ABD’de ise bu oran %2’ye düşüyor. Basit matematikle düşünürsek %2’i bankada nakit olarak duran paranın 50 katı dışarıda piyasada dolaşıyor olacaktır. (Ortaokul matematiğinde bu soru: %2 si X olan paranın tamamı ne kadardır?(cevap 50X)).

Bu durumda faizler yükseldiği zaman bankaların neden daha az nakit tuttuğunu daha kolay anlayabiliriz. Faiz yükseldiğinde parayı ihtiyatla nakit tutmanın fırsat maliyeti artmaktadır. Bu yüzden faizler yüksekken bankalar özellikle devlete daha çok borç verme eğilimindedirler. Böylece düşük riskle daha çok kazanabiliyorlar. Bütün bu sistem güven üzerine kuruludur. Mevduat sahipleri eğer güvensizlikten dolayı paralarını aynı anda çekmeye kalkarlarsa trilyonlarca dolarlık bir çöküş hareketi başlayabilir. Yani iş dönüp dolaşıp insanların beynindeki güven hissine dayanıyor. İstediğiniz kadar harika işleyen bir sistem kurun, milyonlarca dolar harcayın, bir sürü profesyonel alın, vizyon toplantıları düzenleyin, pazarlama yapın, insanların güveni yoksa sistem çok hızlı bir şekilde çökecektir. Bu yüzden bankacılık sistemi siyasi otoritenin yakın takibi altındadır. Siyasi otorite güveni sağlarken bankada otoritenin hedeflerine uygun politikalara uyum sağlamaya çalışmaktadır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir